Hikâyeler anlatmak insanlık tarihinin en başından beri toplumlaşmayla beraber gelişmiş, anlatı yolları değişse de amaç aynı kalmıştır. Shakespeare öldü, yerine aynı bayrağı taşıyanlar geldi, mesela. Nice ozanlar vardı ya da ve Mayıs akşamlarında unutulmuş hikayeler anlatırlardı, yerine David Sylvian gibiler geldi, mesela. Evet, 70’li yılların sonunda Japan solisti olarak başladığı anlatılarına hala devam ediyor, fakat önemli değişimlerle, 84 yılından beri tek tüfek sahnede, yeni yollar keşfettiği ‘Brilliant Trees’ den beri.
Japan grubunun ilk iki albümündeki Glam hava, daha sonraki Asya ezgileri ve öncüleri oldukları New Romantic etkileşimleri; enerji topu ‘Tin Drum’, yani 83 tarihli son kayıtta tekmili birden toplanmıştı. Japan amacına ulaşmıştı, ya bitecekti, ya da yenilenecek. İkinciyi seçtiler, aynı yıl dağıldılar, yakışıklı ekip dağıldı, David Sylvian dağılmadı ama ve öyle çabuk aktı ki yeni yoluna, bir sene sonra ‘Brilliant Trees’ hazırdı.
Hakikaten şaşırttı, hakikaten bomba etkisi yarattı; Japan ile benzerlik yok denecek kadar azdı, ‘Brilliant Trees’ bambaşkaydı. Sylvian mazisinden birazcık ritim, birazcık davul, birazcık gitar taşımıştı yanına, sadece o kadar ama. Jazz melodileri, eski Sylvian hayranlarının alışık olmadığı bir şeydi fakat hemen kabul görecek kadar tatmin ediciydi. 10 parçalık ‘Brilliant Trees’ de hem nostalji, hem de sanatçının yeni eğilimlerine dair pek çok güzellik vardı, güzel bir kitabın ikinci bölümünü açtı. 3 yıl sonra başyapıt ‘Secrets of the Beehive’ gelecekti…
8/10
not: Eklediğim şarkılar albümün ilk baskısı, orijinalindendir ve bu yüzden bahsettiğim gibi 10 şarkı değil,7 şarkı vardır. 10 şarkılık olanı 1991 baskısı...
1.Pulling Punches
2.The Ink in The Well
3.Nostalgia
4.Red Guitar
5.Weathered Wall
6.Backwaters
7.Brilliant Trees
Flashback: Japan
1 yorum:
Süetkafacım çok güzel bir paylaşım oldu ne güzel yazılar yazıyorsun içim açılıyor okurken
Yorum Gönder