20 Eylül, 2007

,Tutkulu Kitaplar
Karşıma, yazın sanatına dair düşüncelerimi değiştirecek denli büyük bir olay çıkana kadar, yanlış da olsa, kitapların ve kullanılan dilin göndergesellikten tastamam sıyrılıp şiirselliğe sığınması gerektiğini savunacağım. Tercihlerim, böylesi savunmaların belirleyiciliğinde:

Öyle kitaplar var ki; üzerine nice kanlar ve gözyaşları damlamış yazıldıkları günden itibaren, yücelikleriyle şakakları kanatmış, yanakları ıslatmış. Fakat, kan ve gözyaşı; en az hatırlanandır. Hatırlanmak istenmez. İkisi bir arada, hiç akla gelmez. Ölüm imgesi olur, belki. Kan ve gözyaşı; öldürür öyle kitapları. Kendini gömer eser. Meşe yapraklarının gölgesi altında, ıssız yerlere, serin topraklara gömer.

Öyle kitaplar var ki, meşe yapraklarının sonbaharda mezarı olacak yerleri kazıtır insana. Çok az kişiye denk gelir, gelince gitmez, kurtarıcısının kurtaranı olur. Hatırlanmanın neşesi ve güzele ulaşmak, kelimelerin mucizesiyle kutsanır. Duyular kamçılanır, duygular daha canlı kılar her şeyi. Güçlenen ortak haz, cesetlerin hatıralarına kadar akar meşe ağacının gölgesinde siz diz çöküp kitap okurken. Tutku, ölü kitapları diriltir. Tutkulu kitaplar, ölmez!

Hırsızın Günlüğü ve Çiçeklerin Meryem Anası, Jean Genet.
De Profundis ve Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde.
Dalgalar, Virginia Woolf.
Rönesans, Walter H. Pater.
Sözcükler, Jean Paul Sartre.

Kimse Jean Genet gibi tutkulu yazamaz. Dorian Gray, hazzın çocuğudur. De Profundis, içten gelip içe karışır. Dalgalar etkisini hiç yitirmez, herdaim coşkun. Rönesans, duygularda da gerçekleşebilir. Yaşanmışlığın yanlızlığı, Sözcükler'i anlamlandırır.

2 yorum:

Ezgi dedi ki...

Batı edebiyatına teşnesin, malum ama yaklaş Akdeniz'e doğru, Balkanlar'a doğru, Dostoyevski oku, tutku nedir, gör. Tutku, Rus Edebiyatı'nda Dostoyevski'dir. Kendisi de bağımlılıklarıyla ünlüdür ve karakterlerinin de bilinçaltlarını ve bağımlılıklarını öyle anlatır ki, ahir yaşamında karşılaştığın her kişiyi okuduğun Dostoyevski adamlarıyla kıyaslarsın.Elin mahkum.

Yaklaş Balkanlar'a, Panait Istrati oku, Sereth nehrini anlatışını okursan sözcüklerle oynamak nedir, göreceksin. Kazancakis'in Zorba'sını oku, Zorba'nın müziğe aşkını gör...İşte o da tutku...

Tutku deyince listeye Doğu Edebiyatı'nı katmasan olmaz.

Söylediğin kitaplar ise... Nasıl desem... Gözyaşlarım yağmura karıştı, hemen Morrissey açıp dinledim. O derece.

Öperim, konuşamadık ne zamandır. Yoğun günlerdeyim.

fırat dedi ki...

ezgi abla; virginia woolf sen tavsiye etmiştin:P allah tuttuğunu altın ihsan eylesin emi