18 Aralık, 2007

Mütenasip Goldfrapp

İki gündür bilgisayarımı daha az açıyorum. Messenger bozuk gibi, yazdığım iletiler gitmiyormuş, bana gönderilen iletiler de gelmiyormuş. Bazı kişilere bazı şeyler söyleyecektim; nerede, ne zaman görüşeceğimi konuşacağım biri vardı. Fakat messenger'ı açmamım esas sebebi de yıprandı ya, hatırlayacaklarımı ve hatırlatacaklarımı unuttum. Şimdi telefonumu çaldıranlar olabilir, telefonumdan da cevap alamayacaklar çünkü sim kartı geç okunuyor filan, kapalı tutuyorum bir haftadır. İletişimsizlikten öte, kendimi de arayıp sormuyorum. Bayram tatili var nasıl olsa, diyerek ders çalışmaya; yazılarımın tekil kalsın, diyerek de kitap okumaya ara verdim. Daha doğrusu, yapmak istemiyorum. Yani, demek istiyorum ki, boş vakitlerim var. Moralim de iyi sayılmaz. Bunlar birbirleriyle çarpışınca, birbirlerini besleyip kuvvetlendiriyorlar. Geçen gün gömlek ve birde yelek almaya gitmiştim; akşam yemeğini, yazılı sorularını, Murathan Mungan'ın Dağ'ını beğenmediğim gibi, ne kadar zorlasam da, gömleği ve yeleği beğenmedim. Boşluğa ve sıkıntılara çoğu şey yakışmaz. Fakat Goldfrapp'ın piyasa tarihinden iki ay önce internete sızan yeni albümü tam da böylesi zamanlara yakışıyor. ''Seventh Tree'', gerçekten de zamanımı buluyor, zamanıma patlıyor. Ben de patladığı gibi, diskoları ve ''Felt Mountain'' debut'unun klostrofobik havasını da patlatıyor. Alison Goldfrapp, ikinci ve üçüncü albümün kodu glam-disko'u terk ederek debut havasına döneceğini müjdelediğinde, ''Train'' klibindeki gibi değil de, gerçekten soyunacağını tahmin etmiştim. Yine de içini böylesine belli edeceğini düşünmemiştim. Alison tekrar içine dönmüş. Kate Bush, birinin daha ilhamı olmuş. Goldfrapp, dairesel bir başarıyla, en güçlü olduğu zamanlara, ilk zamanlarına dönmüş. Tembelliğimi ve bitkinliğimi katlanır kılarak günleri kurtaran ''Seventh Tree'' hakkında daha uzun yazacağım. Belki Studyo Imge'e yollarım, belki bloga eklerim. Sıkıntıdan neler anlatırım kim bilir, nasıl saçmalarım.

Mp3:
Goldfrapp - Little Bird
Goldfrapp - Clowns

2 yorum:

Ezgi dedi ki...

Sıkıntı gidermenin en iyi yolu, kendini çizgi romancılara atmak. Bunun için de en iyi adres: Kadıköy Pasajı.

Geçmeye karar verirsen bu yana, haber uçur.

fırat dedi ki...

çizgi roman dersen ağlarım; çizgi roman satın aldığım amerika'daki internet sitesi usulu değiştirdi; kargo parası ödemek zorundayım. param da yetmeyecek. kaldım öyle. zaten çizgi romanlardan başka birine de ulaşamıyorum; iyice sıkılıp üzülüyorum