02 Şubat, 2008

Skandallar Kraliçesi Bize Geliyor!!

Hazal isminde, 11 yaşında bir kızkardeşim var ki çoğu arkadaşımdan daha eğlenceli, daha komik, daha arkadaş. Yine de, yaşının küçük olmasıyla oluşan sempatisini arttırmak ve benimle yarışmak için kardeşlerde görülen yaramazlıkları yapıyor ama bu amaçla çok güzel şeyler de yapıyor; daha önce benim için maniler yazmıştı, daha sonra manileri uzatıp öyküler yazmaya başladı. İlk yazdığı öykü, ben ve Brett Anderson ile ilgiliydi... Ve şu alttaki, yeni yazdığı, yaşına göre o kadar iyi, o kadar komik hatta benim yazdıklarımdan bile iyi. Biraz istek, biraz teşvik için ve de hakettiği için bloga ekleyeyim dedim ki okuyan herkesin yorumda bulunmasını istiyor. Defterine yazdığı gibi geçirdim, imlası da iyi.

Soğuk bir İstanbul akşamında pararazziler ölümüne koşuyordu, sadece bomba haber için. Britney Spears de delice koşuyor, paparazzi ordusuyla boğuşuyordu. İstanbul'un arka sokaklarında Adnan'ı ile koşarken Adnan paparazzi ordusuna yakalandı. Britney arkasını dönüp baktığında, Adnan paparazzi ordusunun altında kalmıştı. Zavallı Britney'e, ''Goo!'' dedi. Britney yüzü asık, gönlü buruk koşmaya başladı. Koştu da koştu. Şansa bak ki bizim apartmanın önüne gelip bizim evin zilini çaldı. Bizde her akşam yaptığımız gibi çay sefası yapıyorduk. Zilin sesiyle hepimiz irkildik. O kadar hızlı basıyordu ki Britney... Kalktım. Kim olduğunu sordum. Ses gelen kadın bana ''It's Britney, bitch!'' dedi. Şaşırmıştım. Aslında zile basmayacaktım ama boş bulundum ve o kırmızı tuşa bastım. Apartmandan tak tuk sesleri geliyordu. Yavaş yavaş kapıya yöneldim. Kapıyı açtım. Bir de kimi göreyim: BRITNEY SPEARS. Çığlık attım. Abim, annem ve babam sıralı olarak geliyorlardı. Herkesin ağzı açık kaldı. Abimle ben kekeliyorduk, bir yandan da Britney'e üzülüyorduk. Yine saçma sapan elbiselerini giymişti. Hiç giymese daha iyiydi. Vücut hatları belliydi. Selülütlü ve şişkoydu...

Britney, ''Highly, highly sorry'' dedi ve içeriye daldı. Cama koştu ve derin bir oh çekti, camı kapadı. O'nu oturma odasına yönelttik. O da, ''Oh my God!'' diye diye oturma odamıza gitti. Yazık, kız feci durumdaydı. Koltuğumuzda oturmuş bir gülüyor, bir ağlıyordu. Adeta bir duygu karışıklığı içerisindeydi. Kalktım bir bardak su getirdim. ''Thanks'' dedi ve içti. Hemde kana kana. Ama magazincilere verdiği frikiki bize de verdi. Yine içine çamaşır giymemiş, karşımızda oturuyordu. Babam, Britney'den gözlerini kaçırıyor, abim de bakamıyordu. Skandallar Kraliçesi'nin bir skandalını bu sefer evimizde görmüştük. Dayanamadım. Britney'i tuttuğum gibi odama soktum. Bir don bir atlet çıkarıp Britney'e, ''dressing'' dedim. O da giydi. Ama buna anlam veremediği apaçık ortadaydı. Britney'inki de iş, içine çamaşır giyilmeden çıkılır mı? Bu kızı anlamak çok güç.

Sonra tekrar içeriye geçtik. Herkese işin tamam olduğunu söyledim. Onlar da oh çekti. Britney sanki evin yabancısı değilmiş gibi oturdu, yayılmıştı koltuğa. Şimdi kendimi kutluyordum, iç çamaşırı verdiğim için. Koltukta, ''Gimme More'' şarkısını mırıldanıyordu. Şansızlığa bak ki annem yeni aldığı şemsiyeyi babama gösteriyordu. Britney, ''Gimme More'' şarkısı eşliğinde kalktı, kaptığı gibi şemsiyeyi aldı. ''Gimme More'' şarkısı eşliğinde dans etmeye başladı. Hem de ne dans!! Çok hırçın, çok sert sallıyordu. Kıyafeti de dansına uygundu. Babam artık başını yastığın altına koydu. Yastığın altından söyleniyordu. Abim yumruldu, bakamıyordu. Annem, ''Şuna bişi de ki otursun yerine'' dedi banaç Ben de çaresiz Britney'e, ''No dance'' dedim. Ama Britney kendini kaybetmişti. Kalçasını o kadar hızlı sallıyordu ki, kemikleri kırılacak, derisinin içinden ayrılıp dışarıya fırlayacak gibiydi. Tüm gücümle ''No Dance'' dedim, bağırdım. Britney durdu, ''cause my stop?'' dedi. Koltuğu işaret ettim. Oturdu ama yine anlamamıştı. Britni buna da bir anlam veremediği, yayıldı koltuğa. Bana dönüp, ''Give me wine'' dedi. Ben de, ''Yok'' dedim. ''Give me rakkı'' dedi. Britni'nin şansına bak ki rakı vardı, biraz verdim. İçti. ''Gimme more'' dedi, verdim ve bir şişe bitti. Sonra küfüre başladı, ''fuck magazine'' dedi. Anam, babam anlamamıştı fakat abimle ben anlamıştık. Kolktuktan kalktı, cama koştu. Dışarıda, Adnan'ı magazin ordusuyla boğuşuyordu. Oturma odasına döndü. İçki istediğini söyledi. Olmadığını söyledim. Ortalığı birbirine kattı. Yeniden dans etmeye başladı. Bu böyle gitmezdi. Kolundan tuttuğumuz gibi dışarı çıkardık. Kolumuzdayken bile dans ediyordu. Bir anda fenalaştı. Abim de ambülans çağırdı. Britni'yi sedyeye yatırdılar. Britni sedyede bir gülüyor bir ağlıyordu. Garip garip hareketler yapıp küfür ediyordu. Bizde sevabına ambülansa girmiştik. Britney'in geçen günler ''Müslüman'' olabileceği haberleri çıkmıştı. Bu kız Müslüman olursa Allah'ından bulur... Her dakika çarpılır o zaman. Neyse, hastaneye geldik. Britni garip davranışlarına devam ediyordu. Hastanede onu bir odaya aldılar, bişiler yaptılar. Sonra, bize izin çıktı. İçeriye girdik. Bize gülerek, ''thanks'' dedi. Bizde, ''bişi değil'' dedik. Sadece o gecelik yattı, sonra taburcu ettiler. Bu ahlaksızlık tablosunu evimize götüremezdik. O'nu Los Angeles polisine teslim ettik. Evimize döndüğümüzde ortam dağınıktı ve Britney'in kokusu aşırı derecede oturma odasını sarmıştı.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

It's Britney, bitch

C* dedi ki...

kardeşin çok yetenekli tebrik ederim!hikayeyi hem eğlenceli hem üzücü, 11 yaşında trajikomik yazmak kolay iş değil=)

zavallı britney için sahiden üzüldüm bir zamanlar 11 yaşındaki kız çocukları için idoldü şimdi onlar bile tiksiniyor anlaşılan...

Goddess Artemis dedi ki...

Kız kardeşin Hazal'a sevgi ve selamlarımı yolluyorum. 11 yaşında birisinden beklenmeyecek olgunlukta ve eğlenceli bir yazı yazmış. Beynine ve ellerine sağlık, diyorum :o)

Adsız dedi ki...

:o)

Adsız dedi ki...

hazal yazın en az brıtney kadar bomba!:=) ve sende abınde bır mıktar olan mızah anlaısı fazlası ıle var!tebbrık eder yazıların devamını beklerız!