28 Ekim, 2008

Sanatın İlkel Öğeleriyle Yalın İlhamlar Peşinde / 26 Ekim Pazar / Birgün


Suede hangi kategoride ele alınırsa alınsın, hikayeleri bir mit oluşturacak kadar malzeme sağlar. 90'lı yılların başında, müziğin muhalif yönünü yitirdiği zamanlarda beliren grup, sanki İngiliz gitar müziğini değiştirmek için hiçlikten varolmuş gibidir. Onlar kapitalist düzenin pasif müzik kodlarını hedef almış ve dinleyicilerinden yeni değerler talep ederek popüler müziğin içeriğiyle oynamışlardır. Suede'in sesi, esas adamı Brett Anderson ise, "Suede olayı"nın önemli bir kaynağı, Suede eleştirisinin sunduğu çözümün örneğidir.

David Bowie"nin glam mirasını Morrissey-vari sofistike bilinçle birlikte yansıtan Brett Anderson, rock müziğin en can alıcı sorgularından biri olan cüretkarlığın tam karşılığıydı. Karanlık cinselliği, seksüel imajı, işçi sınıfı köklerini belli ederek anti-kapitalist söylem içerisinde yer almasıyla tutkulu söz yazımı ve erotik sahne şovuyla popüler müziğin yeni ve uç bir örneği olarak düzeni karşısına alabilmişti. Tüm bunlara rağmen, Brett Anderson ve ekibinin asıl önemi, yeraltında şekillenmeye başlayan müziğin anaakımda kendisine yer bulabilmesini sağlamış olmalarında yatmaktaydı. 1993 yılında yayınlanan "Suede" debut"su, yeni bir kültürel hareketin, Britpop'un ilk büyük örneğiydi.

BRITPOP BÜYÜK BİR PARTİYDİ
Aradan geçen 15 yıldan sonra, Brett Anderson'a göre, Britpop korkunç bir kabus. İngiliz pop müziğine yeniden heyecan katmış hareketin korkunçluğu tartışılsa da, başladığı noktadan uzaklaştığı kesin. En azından, bu yozlaşmayı Suede"in çalışmalarındaki değişimlerden ve tepkilerden anlayabiliyoruz. Suede, mütemadiyen de olsa, Britpop"un fitilini ateşlemiş fakat daha sonra Britpop merkezinden uzaklaşmayı tercih etmişti. Bu tercihin somutlaşmış örneği sayılabilecek grubun ikinci albümü "Dog Man Star", adanın en nitelikli rock albümlerinden biri olması yanında dönemine göre hayli görkemli ve karanlık bir çalışmaydı. "Çünkü biz romantik bir müzik yapıyorduk. Bizim müziğimiz romantik bir isyanı simgeliyordu ve bu durum Britpop'un milliyetçi söyleminden kolayca ayrılıyordu. Britpop büyük bir parti gibiydi ve bizi sıkıyordu. Bizde köşemize çekilip Dog Man Star gibi yoğun bir albümü kaydettik.”

Suede'i 2003 yılında sonlandıran Brett Anderson, Suede günlerini anarken mütevazılığını bozmamaya çalışıyor. Şimdi 40 yaşında olan sanatçı, solo çalışmalarıyla Suede dönemi arasında kalan süreci, "Dog Man Star"ın ardından Suede'i terk eden efsanevi gitarist Bernard Butler'la tekrar bir araya gelip tek albümlük The Tears oluşumuyla değerlendirmişti. The Tears"ın özellikle eleştirmenler tarafından büyük coşkuyla karşılanmasını da pek tekrarlamak istemeyen Anderson"un üzerinde durduğu tek konu, ikinci solo albümü "Wilderness". " Bu albüm benim çocuğum."" diyor ve ekliyor, “Artık müzik benim için sadece kişisel bir mesele. Bunun dışında hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. Yalnız kalmak pahasına da olsa bu tavrımı koruyacağım.”

BİR BAŞLANGICIN MÜJDESİ WILDERNESS
Gerçekten de, Brett Anderson'ın solo kariyeriyle beliren yeni sanatsal arayışları, Suede'in görkemli müziğinde veya The Tears'ın başarılı performansında cevap bulamayacak kadar kişisel. Geçen sene yayınlanan, sanatçının kendi adını taşıyan ilk solosu, bu yeni eğilimler üzerine bestelenmiş ilk örnekleri içeriyordu. "Colour Of the Night", "Ebony"" gibi etkileyici şarkılara rağmen kimi kusurlarını gözardı edemeyeceğimiz albüm, değişimin müjdeleyicisiydi. Bu başlangıcın devamı olarak değerlendirebileceğimiz "Wilderness" ise çok daha tutarlı bir çalışma.
7 günde kaydedilen "Wilderness", yalnızca vokal, piyano ve yaylılar dizilimiyle, minimalist bir yapı üzerine kurulmuş. Brett Anderson'ın kendi imkanlarıyla oluşturduğu, bir ev kaydı olan albümde yer alan dokuz şarkının ikisi eski şarkıların düzenlemeden geçmiş versiyonları. İlk albümün b-sides"ları arasında en çok beğenilen "Clowns"ın daha sade bir yorumu ve Brett Anderson'ın Pleasure ile birlikte söylediği "Back To You", "Wilderness" diline uyarlanmış. Bu seferki "Back To You" versiyonu yanında bir sürprizi de getiriyor: Şarkıya yönetmen Roman Polanski'nin oyuncu-manken-vokalist eşi Emanuelle Seigner eşlik ediyor.

ALABİLDİĞİNE MELANKOLİ
Albümün açılışını yapan "A Difference Place", yeni bestelerin ortak melodisini temsil ediyor. Daha ilk şarkıyla şekillenen atmosfer, peşisıra gelen şarkılarla dinleyicisine acımasız davranarak, hüzün ve melankolinin yoğunluğunu bir anda katılaştırıyor. Hiçbir dijital düzenlemeye maruz kalmadan, neredeyse çıplak sesle söyleyen Brett Anderson, tiyatral vokalinin yükselen ve alçalan perdelerini daha sakin bir tonda sabitleyip bestelerinin lirik - melodi uyumunu tamamlıyor. Mesela "Chinese Whispers", temiz vokalin etkisiyle yüceliyor. Maneviyata dayalı bu albümün en yüksek noktasını ise, albümün en iyi şarkısı sayılabilecek "Funeral Mantra" belirliyor. Brett Anderson bu şarkıda kaotik bir ses örgüsünü tercih etmiş.

Sanatın ilkel öğeleriyle yalın ilhamların peşinden koşan "Wilderness"ın bir olgunluk albümü olduğunu söylemek ise, ne yazık ki, biraz zor. Albümün taşıdığı minimallik yaratıcılıkla başbaşa gidemediği için, kimi noktaların üzerinde sanki daha fazla durulması gerekirmiş gibi bir izlenim bırakıyor. Zamanla hallolacak bu eksikliği Suede gibi bir grubun solistine yakıştıramayan kimi müzik yayınları, eleştirilerince acımasız olsalar da, sitem etmelerini haklı kılacak bir Suede geçmişinden sözediyoruz. Brett Anderson, en azından Suede mirası için, daha fazlasını yapmalı, yapabilir.

Vakt-i zamanında Top 10 listelerine hastalıklı bir cinsel ilişki hakkında bir şarkıyla girmek isteyen ve bunu birkaç kere başaran Brett Anderson'ın artık ne şok etmek üzerine takıntıları var, ne de listelerde izi görülebiliyor. Orta yaşın durgunluğu yaşayan sanatçı, kişisel arayışlara dayanan sade müziğiyle piyasa normlarından uzak kalmayı seçmiş. 2000'li yılların müzik anlayışını oluşturan kimi kalıpları reddedip kendi bildiğini okuyarak Suede dönemindeki inadını sürdürüyor. Yine de, "Wilderness" gibi hissiyatlı bir albümün gözardı edilmesiyle anlaşılıyor ki, Brett Anderson için olgunluk kışı da beraberinde getiriyor.


Fırat DEMİR



http://www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1225015736&year=2008&month=10&day=26

3 yorum:

Adsız dedi ki...

MUTLU PRENS DEDİ Kİ;
..o kadar değerli yazıyorsun ki.....ne yorum yazsam diye şaşırdımböyle yazan/dinleyen insanlar oldukça suede asla unutulmayacak..bunu sakın iltifat cart curt olarak algılama....kendine iyi bak..hep yaz

Adsız dedi ki...

gay eğilimlerin var anladık..

Dila dedi ki...

çok güzel anlatmışsın..