01 Eylül, 2009

Kara Parçaları 9 / 1 Eylül Salı / BirGün

Organik Şiiir

Şiir, kendisine ait bir yaşama alanına sıkıştırılıp, gündeliğin ya da geçmişin diğer donanımlarını ancak işine geldiği ölçüde mi kullanmalıdır? Bu sorunsalın üzerine giden bir grup şairin ‘madde şiir’ kapsamında bir dış-iç gerçeklik hesaplaşması üzerine gittiğini biliyoruz. Peki, madde şiir gibi sistematik bir kavram üzerinden hareket etmeyip, yine böylesi hesaplaşmalarla poetik bir ivme tetiklenebilir mi? Nihat Ziyalan’ın yeni kitabı ‘Tomurcuk Sevda’, şairin şiir dışında duran şeyleri simgeleştirmesi adına iyi bir örnek ve söz konusu ‘dönüşlülük’ meselesine dair farklı bir yorum sunuyor. 1936 doğumlu Ziyalan, yazdığı şiirin haricinde de pek çok varoluş noktasına temas ediyor ve bu çoğulluğu şiiri içerisinde revize ederek yeni çağrışımları koşulluyor.

Kırktan fazla sinema filminde rol almış ve pek çok tiyatro çalışması ile uğraşmış Ziyalan, bir aktarma oyununun içerisindeymiş gibi, hayatına dair pek çok şeyi şiirine taşıyor. Bu işlemi anlamlı kılan ise, Ziyalan’ın samimiyeti oluyor. Ziyalan, şiirine seçtiği konularda şiire danışmıyor ve seçiciliğe karşı duran tavrı, şiirini daha organik parçalarla bütünlemesine olanak tanıyor. Kitaba adını veren ilk şiir, yaşlılığa dair kabullenişle geçmiş özlemini bir arada sunarken, bir sonraki şiirlerin ne gibi bir dürtüyle yazıldığını belli ediyor. ‘Eve götür beni nehir’ isimli şiir ise, kitabın diğer baskın duygusunu, göç duygusunu örnekliyor. Mekânsal uyuşumsuzluğun derinleştirdiği hatıralar, ‘Tomurcuk Sevda’yı bireysel bir yapılanmanın eşiğine taşısa da, şiire katılan diğer özneler sayesinde bu yapılanma kendisine dönük duyarlılığını kırıp geniş bir perspektif üzerinde yeniden kurgulanıyor. İlk okuyuşta karşılamaya çalıştığımız ‘ben’ vurgusu, tekrar okumalarında aslında bir tür alımlama fırsatı yaratan bir mekanizma olarak geri çekiliyor. Ziyalan, kitap boyunca arkadaşlarından, ailesinden, özlemlerinden, oyunculuk geçmişinden ve çocukluğundan bahsediyor fakat hayatına dair tuttuğu sorgu, şiir düzeyinde kendini deklare eden bir dayatmacılıktan kurtuluyor. Hem merkeze bu kadar yakın olup, hem çeperlere baskı yapabilmek, Ziyalan şiirinin en büyük başarısı olarak yüceliyor.

Bu başarıyı destekleyen en önemli unsur ise, şiirin dilsel düzeyde taşıdığı sıra dışı dikkatle kurulması. Şairin kendini bir şiir gibi konumlandırması ve öznelliği lirik dizilimin ilk sırasına yerleştirmesiyle daha önce de karşılaştık. Ziyalan’ı farklı kılan, kullandığı dil ile şiirinin taşıdığı ereğin iç içe geçmesi konusunda yakaladığı uyum oluyor. Örneğin, ‘Memet Fuat’ isimli şiir, ‘kardeşim öldüğünde ağlamadım/Ona ağladım/Emeği çoktur üstümde’ gibi bir itirafı, gündeliğin hızlı diliyle, kopuk bir anlatımla sunuyor ve içerik seçiminde yaptığı reddi, dilin abartılı kullanımından kaçarak bütünlüyor. Rahat söyleyişle ‘şiir-dışı’ imgelerin etkisini arttıran Ziyalan, bu özelliğiyle kimi İngiliz ve Amerikan şairlere göz kırparken, bizden Lale Müldür’ün ‘Ultrazon'da Ultrason’ kitabına yakın duruyor. Ziyalan’ın grameri, şiirin kabul görmüş dinamiklerini öteleyerek yeni bir düzen yaratıyor. Ben bu düzeni sinematik kesimlere benzettim. Sinematik keskiler gibi anlık görüntülerin ardı ardına sıralandığı dizeler, yalınlığın yarattığı tahribatı şiirsel deformasyonlarla birlikte sununca; ‘Tomurcuk Sevda’, şiire dair genel alışkanlıkların dışına çıkarken kendinden bir şey kaybetmiyor. Türkçe şiirin çok fazla deneyimlemediği bu ‘şiir-dışı’ hali, aslına bakarsanız, farklılığını mevcut estetik değerlerin donukluğu yüzünden kazanıyor. Yoksa böylesi bir ayrımı doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Yine de, şiiri belirli kalıplar içerisine sıkıştırmak isteyenlere karşı çıkanların geçerliliği ise, ‘Tomurcuk Sevda’ gibi kitapların çoğalmasıyla kuvvetleniyor.

------------

Çalıştığım gazetede yazılar yazarına sorulmadan kısaltılabiliyor. Ve bu yazının editör tarafından bana haber vermeden kesip biçtiği hali ise gazetede:
http://birgun.net/culture_index.php?news_code=1251754304&year=2009&month=09&day=01

1 yorum:

Adsız dedi ki...

alakasız olacak ama grafik roman diye bir site vardı ne oldu haberin varmı bulamıyorum yada ismimi değişti.