Tek tek dönüyor doksanların İngiliz müzisyenleri, milenyumla birlikte kimi zaman yorulmuş/yaşlanmış, kimi zaman olgunlaşmış olarak. Ayyuka çıkma sırası, zamanında Oasis ile karşılaştırılan Kula Shaker’da. Hikâyelerine, dağılıp toplanmalarının şerefine hazırladıkları ‘Strangefolk’ ile devam ediyorlar.
Tabakhaneye bok yetiştirir gibi 'star grup' üreten, aynı hızla da tüketen İngilizler için Britpop'un yeri belli olmayan ismi diyebiliriz onlar için. 1996 yılında yayınladıkları debut albüm ‘K’ ile yüksek liste başarısı sağlayarak bir anda sıyrılan grup, müziklerini besledikleri farklı kültürlerin renkleriyle dikkatleri çekmeyi başarmıştı. En önemli artıları, solistin Hint Kültürü’ne olan ilginç bağımlılığıydı ki başka şeylere de bağımlıydı. Yani, kafası çoğu zaman iyiydi. Yani, kimi zaman dışavurumlarını olumlu hale getiriyor, kimi zaman ise saçmalıyordu. Ruhani babaları the Beatles müziğine daha da saykodelik notalar, klavyeler, Hint melodileri ekleyiverdi; ‘K’ İngiliz tarihinin en çok satan ‘ilk albüm’lerinden biri oldu.
Zevzek solist. Saçma demeçler verdi; felsefe yapmaya çalıştı, kendini aşan laflar etmeye çalıştı. Konserleri ayrı âlemdi; Çiçek Çocuklar basıyordu her tarafı. Anlayacağınız, müzik dışında her şeyleri gündemdeydi. Seveni de çoktu, sevmeyeni de, bu yüzden. Fakat kesin bir şey vardı; fena müzik yapmıyordu Kula Shaker.
1999 basımı ikinci albümlerinde de değişen olmadı; aynı yoldan devam ettiler. Sonu olmadığını anladılar herhalde; dağıldılar.
Neredeyse sekiz yıl geçti Kula Shaker uzunçalar çıkarmayalı; altın günleri geride kaldı. Çoğu dönüş albümünün yaşadığı sıkıntıyla karşılaşabilirlerdi, önemsenmeyebilirlerdi. Öyle olmadı. Listeleri yıkamasalar da, ‘StrangeFolk’ ile eski günlerin gerisinde kalmadılar.
Taze albümün, kendinden önce gelen iki abisinden farkı yok. Hint ezgileri azalmış, 2000’li yılların şartları karşılanmış, o kadar. Fakat var olan, arzulanana yetişiyor. Anavatanları İngiltere’de bitmek bilmeyen yeni the Beatles arayışlarına pas atıp gitarlarını derinleştirmişler, evvel zamanlardaki gibi. Değişmemeleri iyi; sabit bir noktaya tüm dikkatlerini vermişler, yetkin olmadıklarına bulaşmamışlar.
İlk albümlerinde bulunan ‘Tattva’ gibi görkemli, Hint ilahisi ‘Govinda’ yorumu gibi özgün bestelerin eksikliği hissedilse de, ‘StrangeFolk’u özel kılan şarkılar; temiz balad ‘Die For Love’ ve ‘Fool That I Am.’ Geri kalanı da dinlenmeye değer. Bazen sıkmıyor değil, dert etmeye değmez, kapatıverirsiniz. Gerektiği zaman ister bünye kendiliğinden, yemek yerken filan uzaktan müziğin sesini duymak istediğinizde mesela. Araya eski albümlerden birkaç şarkı eklediğinizde pürüz kalmaz.
Üzerlerine sinmiş starlıktan kurtulmuş, egolarını devirip çelişkilerini sonlandırmış, böylece kendinden büyük işlerin altında ezilmekten kurtulup mütevazılıkle devam etmeye bakmış Kula Shaker. Yakışmış.
7/10
Kula Shaker – Second Sight
2 yorum:
güzel makale olmuş ben bugün govindayı keşfettim:) mersi aydınlandım. keşke ingiliz olmasalardı hintli ve kafası çalışan bi adam demiştim hint ayaklarıymış:) fakat güzel şarkı
REFİKA
albüm eleştirisi başarılı. bir de ben bulup eleştirsem şu albümü.. internetten ısmarlamaktan başka yol var mı, memleketimizde mevcut mu albüm rastlamadım henüz..
bir shaker fanı olarak eski albümlerini biraz aratacak bir çalışma olduğu kanısındayım. mantrik şarkılar azalmış, 60lar sounduna daha çok eğilinmiş gibi geldi bana dinlediğim örneklerden. hele bir şarkıda The Doors'tan fazlaca esinlenilmiş gibi geldi..
her neyse NAmaste Kula Shaker, ayaga kalktilar tekrar iste ne güzel...müziğini üniversite yıllarımda keşfedip "Tattva"ya manasına mazhar olamadan bayılan biri olarak, şimdi mevzulardan çakıp "well the truth may come in strange disguises, and send the messege to your mind " dediğini farkedip dumurlara uğramış bir bünye olarak Shaker'ın bendeki kredisi sonsuz ne de olsa...
Yorum Gönder