Oscar Wilde’ın nükte gücü, O’nu büyük filozoflardan koca bir adım öteye taşıyan büyüklükteydi. Platon’dan tek farkı, alaycı bakış açısıydı. Bu alaycı tavır, kime zaman, ilerlemesini/hak ettiği yere gelmesini engelleyen bir sebep oldu. Öyle ya, Viktorya Dönemi’nin tüm kirli çamaşırları Wilde’ın metinlerinde saklıydı. Demirden leblebi, yut yutabilirsen!
Ne zaman canım sıkılsa, içim bayılsa, düşüncelere dalsam Mutlu Prens’i okurum; daha da hüzünlenip arada kalmamak, mutlulukla acının sınırında daha fazla yıpranmamak için. Yani ya ağlayacaksın, ya güleceksin. Her neyse; ne kötü ki pek çok sever geçti elimden bu mükemmel öykü, ne iyi ki her okuyuşumda ayrı bir tat aldım.
Çocuk öyküleri rafında duruyor, ne saçma! Dilinin sade olmasına veriyor, her yaşa hitap ettiğine inanıyorum. Sekiz yaşındayken okuduğumda görkemli bir heykel ve onun zorunlu ulağının hikâyesini anlatıyordu, şimdilerde ise ince bir taşlama.
Rüya görmenin yasak, yöneticilerin hırslı olduğu bir şehirde; krallık günlerinde duvarlarından üzüntünün geçmediği sarayında yaşayan bir prens, öldükten sonra şehrin en yüksek tepesine dikilen heykelinde can bulur. Heyhat, ne de sefildir ülkesi, aslında. Çıkarıp dağıtası gelir üzerindeki tüm o değerli mücevherleri, halkına dağıtası. Ulaksız dağıtabilir mi? Bir kırlangıç var, yardım edecek Mutlu Prens’e…
Oscar Wilde’ın bu değerli öyküsü ve daha birçokları Can Yayıncılık sayesinde, ülkemizdeki en kaliteli çevirisiyle yeniden raflarda. Valla gelene geçene bu kitabı öneriyorum Beyaz Adam’da, bir şekilde vefa borcumu ödüyorum Wilde’a. Orijinal metni okumuş biri olarak, aslına oldukça bağlı çeviriler. Öyle ki; bazı edisyonlarında Wilde’ın eleştiri ile doldurduğu tek paragraflık betimlemeler ve düşüncelere yer verilmiyor. Kesilip biçiliyor. Çocuklara sanıyorlar. ‘Dorian Gray’in Portresi’nin Can Yayınları sayesinde hak ettiği çeviriye kavuştuğunu belirteyim. Kısa keseyim; kitapçılarda bulabileceğiniz en iyi yeni kitaplardan biri.
Mutlu Prens öyküsü, en sevdiğim öykü. Yazılmış en iyi öykü, bence. Kısa ve vurucu. Duygusal. Satirik. Düşündürücü. Küçükken okuyup okuyup ağlardım. İdoldü. Birilerinin mutlu gözükebilmesi, güzeldi. Baksana; içten içe ağlayan Mutlu Prens, diğer insanların neşe simgesiydi, umudu koruyordu. Mutlu Prens, bükülen ama kırılmayandı.
Kitaba adını veren ilk öyküyü çok sevdiğim için yazdım, yoksa kalan sekizi de birbirinden güzel. Gerek taşıdığı ince eleştiriler, gerek kalp kıran sonu, gerek içindeki metaforlar ile dolu dolu bir kitap ‘Mutlu Prens.’ Oscar Wilde’ın trajik yaşamında güzel günlerin ürünleri olan, kendi çocuklarına yazdığı samimi ve etkileyici bir kitap ‘Mutlu Prens.’
"The Happy Prince never dreams of crying for anything."
1 yorum:
hala düsünürü firat bu süper insan gay miydi yoksa sadece lordla fantezisinemi birlikte oldu yani gay iliski fantezisindemi yatiyordu????kim oldugumu bilirsin sen b le baslar ismim neyse bu kitabini severim çogu kitabi iyidir hele andre gide söyledigi sözler ve anlatt1g1 hkayeler
Yorum Gönder