11 Ağustos, 2007

Atlıkarınca
Depresyonlardayım. Çıkana kadar -ki yarın çıkarım sanırım- bu çıkar, bu kadarı çıkar;

Alışveriş merkezinin en alt katındaki o dönen atlıkarıncaya bineli bir gün geçti ve hala inmedi. Ne zaman gelse görevliler, ne zaman bitse bir tur, fırlattı bilet parasını yüzlere, ücretiyle değil miydi? Oturduğu yapay at rahattı ve öylesine görkemliydi, kendisini bir prens gibi hissediyordu. Binlerce asker O’nu izliyordu, O ise yuvarlak turlar çizerek emirler veriyordu. Her köylüye bin altın sözü verdi fakat meraklı olmamalarını istedi çünkü merak sadece zengin insanlara ait bir huydu. Zenginlerin refahına refah katma sözü verdi fakat pratik olmamalarını istedi çünkü pratik olmak sadece fakir insanlara ait bir huydu. Ansızın, bilet parasını almaya gelen görevli hayalleri böldü, alışveriş merkezinin neon ışıkları gözlerini kamaştırdı, o da gözlerini kapadı.


Suede:
Still Life

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Alem Süetkafa :) nasılda ifade etmiş

Adsız dedi ki...

çok etkileyici olmuş süet...