24 Şubat, 2008

25YTL

Jimmy Paulette after the Parade

Okulumun fikirlerimi önemsediğini sanmıyorum fakat eğlenceli geldiğinden ve boş zamanlar bolluğundan dönem ödevimi önemsiyorum. Felsefe dersinden 'sanat ve estetik' konusunu seçtim. Modern sanat, edebiyat ve düşünürler üzerinden 40-50 sayfalık bir dosya olacak, ilk beş sayfasını yazdım bile. Estetik felsefesinin temel bir terimi var; ereği kendinde olmak ya da orijinal ismiyle auto-telos. Küçük çocukların oyun oynamasına benzetilen auto-telos, sanat eserlerinin yorumu için ileri sürülen bir kavram olduğundan, dönem ödevime de bu kavramla başladım.

Her türlü bilinci (cinsel bilinç, maddi bilinç vs.) silerek yalnızca sanat eserinden haz alırsak, o sanat eserinin auto-telos'u değişmemiş, kendinde kalmış, kendi olarak kendini aşmış oluyor. Sanat eseriyle kurulan bireysel bağ dışında hiçbir şeyi önemsemiyoruz. Nü çalışmalara bakarken modelin/çizimin cinselliğini farketmiyoruz. Seyretmek için seyrediyoruz. Seyretmek için seyredersek, sanat için sanatı da seyretmiş oluyoruz.

Nan Goldin'in fotoğrafları arasında en beğendiğim Jimmy Paulette'lerin erekleri kendilerinde. Jimmy Paulette'lerden yansıyan geçmiş beni ilgilendirmiyor. Yalnızca uçta olan birinin aynı zamanda içte olmasıyla ilgileniyorum. Bu yüzden de dönem ödevimim görkemli açışını Paulette yaptı. 25YTL isimli anlamsız gelebilecek başlığın ereği ise ben de kalsın.

Misty and Jimmy Paulette in a taxi, NYC

5 yorum:

Radnor dedi ki...

senden neler çıkacak bakalım bir derinlik saklıyon içerilerde

Deniz Ural dedi ki...

Frankly mr. Shankly dönem ödevini bitirince okurlarıyla paylaşsın kumpanyası

fırat dedi ki...

özlediğimiz deniz ural'a;
frankly mr. shankly dönem ödevini okurlarıyla paylaşacak. ve de benim için açtığın o sayfayı daha önce bilmiyordum, çok teşekkür ederim, çok

4tacim;
acaba nedir nedir

red or dead aka enişte;
seni tekrar seviyorum

radnor;
bana dediklerini unutmadım :(

Radnor dedi ki...

ne yapsam yaranamamıyom :( böhü

AGA dedi ki...

auto-telos, dediğmiz şey "sanat - sanat içindir" anlayışından da öte; sanatı kültürel işlevinin dışında sanatın (dolayısı ile sanatçının) yeniden bir anlamsal dünya kurgulanamsına girişmesi, kendi ön kabullerini oluşturup 4. boyutu sunması olarak da anlayabilir miyiz? Eğer sorunun cevabı evet ise bu çıkarım beraberinde (zihni pratikleri de düşündüğümüzde) bir çok yeni soruyu beraberinde getirecektir. Çünkü sanat artık kendi dünyasını ve hayata dair ön kabullerini inşa etmek zorunda kalacak; ayrıca bu inşa ile birlikte kendine anlam dünyamızda -şizofreniye varabilecek- yıkımları da gerçekleştirebilecektir.