Yine de, Ahmet Haşim'in kırma bir dil kullanması, onun reddini kolaylaştırır. Cemal Süreya'nın deyimiyle Ahmet Haşim, babasız ve çocuksuz bir şiir yazmaktadır. Aynı eleştiriyi Ece Ayhan'dan da okuyabiliriz. İkinci Yeni'nin iki ismine göre Haşim, kendi devinimi içine sıkışmıştır.
İkinci Yeni'nin filozofu İlhan Berk'in ilk şiirleri ise, Ahmet Haşim'in şiirleriyle büyük benzerlik gösterir. Berk, sembolist şairlerden esinlenmiş izlenimini veren imgelerle Haşim'e gönderme yapmayı sever, ''kızıl'' ve ''akşam'', sıklıkla kullandığı kelimelerdir. 19 yaşında çıkardığı ''Güneşi Yakanların Selamı'', yazarın eserlerinin yayımlanış sırasını bilmeyen biri için, ismiyle, onun İkinci Yeni içeriğini taşıyan kitaplarından biri gibi dursa da, bu kitap, hece vezninden kopamamış fakat anlam olarak Servet-i Funün'cuları andıran İlhan Berk'in ilk kitabıdır.
İlhan Berk, Cemal Süreya ve Ece Ayhan'ın aksine, Ahmet Haşim'in eksik ama yeni şiirine olan borcunu daha sonraları da ödemiş, İkinci Yeni'yle birlikte yarattığı şiir devriminde, Haşim'in adını anmayı unutmamıştır.
Güneşi Yakanların Selamı
Bir zevk duyulmaz oldu, buranın rüzgârlarından
Hayat soldu bir günün enginlerinde yine.
Selâm! Sonsuzların yorgun gönüllerine
Selâm: Güneşi içeren çocukların diyarından!...
Bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an
Ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle;
Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile
Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan!...
Varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini
Geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü.
Donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini
Söylesin ve uzaklar baharın türküsünü...
Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden
Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden.
Selâm! Sonsuzluklara, hasretli gönüllerden,
Selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde!...
ilhan berk güneşi yakanların selamı 1935
0 yorum:
Yorum Gönder