29 Haziran, 2009

It's Tricky Triki Tricky


»Öncelikle hoşgeldiniz diyoruz. 10 yıldır sizi bekliyoruz…

Deprem zamanında gelmiştim. İnsanlar sokakta yatıyordu. Çok fenaydı.

»Biliyoruz ki trip-hop’un her şeyi sizsiniz. Yeni albüm çıktı, her şey yolunda gidiyor. Ama sanırız sizin, ünlü olmakla ilgi bir sorununuz var.
Evet, evet. Biliyor musunuz gerçekten zor, anonimliğinizi kaybetmek gibi bir şey. Kalabalık arasında yürümek ve kaybolmak tatlı bir duygu ama onu kaybediyorsun. İnsanlar seni izliyor, takip ediyor. İnsanların seni tanımadığı bir yerde bile, seni tanıyan birisinin olabileceğini hissediyorsun. Anonim olma durumunu kaybedişimi çok sert bir şekilde yaşıyorum. Biliyor musun, anonimlik meditasyon gibidir; yürürsün, gezip dolaşan sıradan birisi olursun. Bazen ise ün, senin ürünün olur.

»Müziğiniz çok içten…
Evet, sanırım ben şanslıyım çünkü müziğimi dinleyen insanlara hayranım demem. Hayran kelimesini sevmem. Müziğimi dinleyen insanlar hayranım değildir çünkü ortak bir şeyimiz vardır. Aynı duyguları paylaşıyoruz. Aynı hat üzerinde ilerliyoruz.

»Listelere baktığımızda her zaman varsınız. Diğer bütün o ticari şarkıcıların arasında sapasağlam duruyorsunuz.
Beş yıl boyunca müzik piyasasını dinlediğimde, listelere inancımı kaybettim. MTV izlemiyorum. Bir gün yalnızca, ne çalıyorlar diye izlemiştim, yirmi dakika kadar. Ertesi gün ise radyoyu dinledim ve nerdeyim ben bunca şeyin arasında diye sordum. Anlamı nedir bunun diye sormaya başladım. Dj sürekli bu çalan yeni müzik deyip duruyordu. Ama aslında çaldıkları yeni falan değildi. Benim gibi birisi, görüyorsun festivallere katılıyor. Gösterimden sonra dolanıyorum, insanların arasına karışıyorum. Pop starlar gibi soyunma odasında takılmıyorum. İnsanlar gelip benle tanışıyor, konuşuyoruz, içki içiyoruz. Bazen insanlar çok güzel şeyler söylüyorlar ve bu benim devam etmemi sağlıyor. Uzun zaman önce, tüm bunları insanlar için yaptığımın farkına vardım. Ama önceden bunu bilmiyordum. Bence çok bencildim.

»Müziğiniz bir kırılmaydı, çekiç gibiydi. Sizi takip edenler oldu.
İnsanlara dokunacak şeyler yaptığında, aslında onların hayatlarına da girdiğinizi fark ediyorsunuz. Buradaki gibi, insanlar sizi dinlemeye geldiğinde çok özel bir durum olduğunu hissediyorsunuz. Herkesin işi gücü var ama oturup sizi dinlediği ya da gelip izlediği zaman, her şeye bedel.

»İzleyici ile aranızdaki bu iletişim sanki bir terapi gibi, sanki müzikten daha fazlası var…
Bu nedir bilmiyorum, asla bilemedim ama dürüst olmak gerekirse, müziğimde yalan söylemem. Zayıf olurum ya da güçlü olurum. Pop stardan ibaret değilim. Ve müziğimi dinleyen insanların da akıllı olduklarını düşünüyorum. Onlara aptalca, vasat şeyler sunmak istemem. Çünkü akıllı ve duygusal insanlar onlar.

Fırat Demir with Can Koç
BirGün / 28 Haziran Pazar 09

0 yorum: