09 Temmuz, 2009

İşin Elif'i



Bu aralar klasik rapor yazımı üzerinde yeni bir edebiyat formu denemeleri yapıyorum. En azından, bu raporları okuyan Ahmet Güngören böyle söylüyor. Aşağıdaki metinde Ahmet Güngören'le hazırladığımız ortak çalışmalar için yazılmış bir raporun 8-10 kat küçültülmüş bir detayı. Gündemde olduğu için koyuyorum. Yoksa her raporu blogumda yayınlamaya izin çıkmıyor.

Onur Haftası Raporu'ndan---

O da, benim gibi, Elif Şafak’ın yarattığı projelerden rahatsız oluyordu. Ayrıca, Elif Şafak’ın LGBT üzerine konuşabilme olasılığı bize düşük geliyordu ve haksız olup olmadığımızı öğrenmek için can atıyorduk. Sigaralarımızı içip hemen salona geçtik ve salonun biraz daha dolduğunu fark ettik. Konuşma, beklediğimden daha erken başladı. Kısa bir tanışma faslıyla paneli açan Elif Şafak, ötekileşme kavramı üzerinden ilerlemeyi seçti ve bence bir güzel göz boyadı. Tabii, yaratılan tüm büyüye rağmen ‘evet, doğru söylüyorsun’ diyenler bile yavaş yavaş çözülmeye başlayacaktı. Çözülmek diyorum, çünkü Elif Şafak’ın sakinliği hipnotik bir etkiyle izleyicisini paralize ediyordu. Bu paralize olma hali içerisinde Elif Şafak’ın ne dediğini tam olarak anlamayan dinleyiciler, soru sorma sırası geldiğinde, yazarın kontrolünde olduklarını açıkça belli ederek, apayrı yerlerden gereksiz sorular sormaya başladılar. Kimi medyatik isimler LGBT arenanın ekstrem değerleri ile birlikte anılarak farklı bir reklam kanalına karışmayı seviyor fakat sentetik ilgilerine zorlama bir empatiyi bile sığdıramıyorlar. Elif Şafak’ın LGBT savunucu olarak yer alması gereken konuşma, aslında tamamen normalize etme kodları taşıyordu ve bir süre sonra, konuştuğumuz konunun aslında konuşmacı olduğunu farkettik. Örneğin, ötekileşme vurgusu altında yatan iktidara ulaşma dürtüsü, Elif Şafak'ın ideolojik trendleriyle paralellik gösteriyordu ve konuşma boyunca sürekli aktifti. Ayrıca, konuşmacı kadar, dinleyenlerin de başarısız olduklarını söylemeliyim. Mesela ben, Mevlana’nın eşcinselliğiyle ya da ben vurgusunun ötekileşme sonrasında muhafazasıyla ilgili* soru sorduğumda, salonun ilgisini çekeceğini düşünmüştüm. Düşünmüştük. Tersi oldu. İlgi çeken konu, yine iktidardı. Uzun uzadıya AKP tartışıldı. Ötekileşme vurgusu, bir öteki tebaası içerisinde kendinin parodisi haline geldi.

*Ben vurgusuna dair soruma şöyle bir cevap verildi: Ben erir. Ertesi gün üzerinde Meltdown yazan bir t-short giydim ve her yerde Elif Şafak'a ait izlerle çarpıştım. Tasavvuf bana oyununu oynamıştı. Oynamış mıydı? Hakikatın bu kısmıyla ilgilenmiyorum. Daha alfabenin elif'inde olanlar beni sıkıyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kalemimqueer