Tarkan’dan bahsetmek için manşet gerekiyor. Bol manşetli sanatçımız, yeni albümü ‘Adımı Kalbine Yaz’ın öncüleyeni ‘Sevdanın Son Vuruşu’ndaki yaylılar introsu gibi, kaygan ve görkemli olmayı her işin başına yerleştiriyor. Pardon, bu tavrını arada sırada bozduğu da görülmüştür. Bakınız: Metamorfoz. Bakınız: Son albümün kapağı. Neyse ki, bu iki hatanın ortaklığı, yalnızca kapaklarla sınırlanıyor. ‘Adımı Kalbine Yaz’, kendini bir yerlere yazdırmadan önce, ‘Metamorfoz’un kötü etkisini siliyor.
‘Sevdanın Son Vuruşu’, tam not almış, üzerine bahsedilmeyecek kadar kabul görmüş bir şarkı. Yani albümün sürprizleri ikinci şarkıdan itibaren başlıyor. Fakat ikinci şarkıya geçmeden önce kimi hazırlıklar gerekiyor. ‘Acımayacak’, epik popun göz boyayan etkisiyle dolu olduğundan, ilk etapta ağza bir parmak bal çalıyor. Birkaç turun ardındansa, 2010 yılında olduğunuzu, Tarkan’ın 7. stüdyo albümünü dinlediğinizi, ‘Avrupai görüntüye Doğu gırtlağı’ formülünün Ortadoğu/Balkanlar üzerinde ne kadar iyi iş gördüğünü hatırlamaya başlıyorsunuz. Peşi sıra gelen ‘İşim Olmaz’, Yıldız Tilbe’nin saf hüznünü taşıyor ve ‘Acımayacak’ın karşı konulmaz fakat planlı etkisini tatlıya bağlıyor. ‘İşim Olmaz’ın bir başka faydasıysa, ‘Acımayacak’ ile tekrar canlanan ‘Tarkan ve Coğrafyamız’ sorunsalına bir süre ara vermemize yardımcı olması. İşbu albümün geri kalanında Tarkan’ın, Türkiye’nin, Avrupa’nın ve üzerinde müzik çalan her kıtanın anlamını defalarca sorgulayacağız. Bu arada, daha üçüncü şarkıdan anlıyoruz ki, Tarkan’ın matematikle arası da, en az coğrafyayla olduğu kadar, iyi. Albümdeki zeki yapı, ayrıntılarda çatallaşıp kendi özgünlüğünü kazanıyor. Örneğin, ‘İşim Olmaz’ın introsu, albümün ferahlığına büyük bir katkı sağlıyor. Bu sıcak şarkının sözleriyse tamamen gerçek aşka dokunuyor. Amerika’da, psikolog gözetimiyle ‘tedavi olan’ Tarkan, onu hayata bağlayan nedenleri pamuk sesiyle bizlere fısıldıyor.
Duygusal şarkıları ardı ardına sıralamanın işe yararlılığını ölçer gibi, ‘Kayıp’, kendinden önceki şarkıyı devam ettiriyor, fakat bu sefer yere çalarak. ‘Kayıp’, ismiyle bütün, albüm içerisindeki en parıltısız çalışma. Geçelim.
Sezen Aksu – Tarkan birlikteliğinin Nazan Öncel durağından sonra tekrar işlemeye başladığını bildiren ‘Öp’, albümün hit adaylarından biri ve buna kimsenin itirazı olamaz. Dikkat edilmesi gereken mesele, şarkıdaki ‘eksi Doğu’ denemesi. Brett Anderson ya da Prince’i andıran inlemeler, Goldfrapp’ı andıran intro, döngüsel ritim ve vokaldeki keskinlik sayesinde Tarkan’ın Amerika’ya gitmesi için ikinci bir sebep daha bulabiliyoruz. Türkçe pop içerisinde oldukça modern bir yere konumlanacak ‘Öp’ ve eminim, zamanla bu albümdeki en parlak anlardan biri olarak hatırlanacak. Fakat eğer ‘albümün en çok dinleneni’ni arasaydık, bir sonraki şarkıyı anmakla hükümlü olacaktık. ‘Adımı Kalbine Yaz’, anlattığı hikâye gibi, unutuşa dair sorunları olan bir şarkı. Akılda kalıcı ritmiyle bu sorunu aşmış gözükse de, ağdalı vokali yalnızca kendini kurtarmaya yetiyor. Yanlış anlaşılmasın, şarkı çok güzel. Ama işte ben coğrafyayla uğraşmayı sevmiyorum ya da bu cümleyi müzik dilinde söylersek: Boy George ile George Michael arası bir imaja sahip bir pop starın Ortadoğu ezgilerine bu kadar yaslanması beni afallatıyor.
‘Kayıp’la aynı kaderi yaşayacak şarkıysa ‘Sen Çoktan Gitmişsin’; altyapı filan gayet yerinde olsa da, şarkının biraz ferahlaması gerekiyor. Sakız gibi uzayan vokal ve sahil gitarları hüznünüze iyi geliyor ama farklı bir yönden: Can sıkıntısı tüm duygularınızdan daha baskın gelmeye başlıyor. Albümün üç slowundan ikisi hedefi kaçırınca, 'Gitti Gideli', 'Kış Güneşi' ya da 'İkimizin Yerine' revizyonlarına dair umudumuz da bir sonraki albüme erteleniyor. Son şarkı ‘Usta-Çırak’sa Sezen Aksu-Nazan Öncel küslüğünün şarkılarda geçerli olmadığını belli ediyor. Aksu ve Öncel’in muzip melodilerinden ilhamını alan şarkı, iyi bir albüme, yumuşak bir son hazırlıyor. Ardından gelen 5 adet remix’i dinlemeyi düşünmüyor ve onları sonsuzluğa terk ediyorum. Karışık listelerde karşıma çıkar korkusuyla bilgisayardan bile sildim.
Bir önceki paragrafta albüme ‘iyi’ dedim. Hakkında eleştirilecek çok fazla şey olsa da, ‘Adımı Kalbine Yaz’, Tarkan için gereken bir albüm. Dinleyici kanalındaysa herhangi major bir değişiklik yok ve daha uzun bir süre olmayacak gibi görünüyor. Yani, en azından hepimizin içerisinde bir yerde gizli ‘Tarkan Toleransı’nı yeniden yorumlayana kadar. Kabul edelim; Tarkan, biraz da seks gibi. Türkiye seksi ne kadar seviyorsa, sekse bir o kadar yabancı davranabilmeyi de başarabiliyor. Neyse ki, Tarkan’ın şansı ona karşı konulamaz bir imaj sunuyor. Halkının yüzde 99’unu Müslüman-Heteroseksüellerin oluşturduğu ülkemizde, Tarkan gibi biseksüel bir imgeye gösterilen latan sevda, Tarkan’ın sürekli çekiciliğine dair bir kanıt olarak önümüzde duruyor. O'nu dünyaya paylaşmaya hazır olmayışımızın nedeni de malum, muhafazakar yapımızdan geliyor. Zaten o da bu gerçeği anlamış ki, 'Adımı Kalbine Yaz' ile artık gözünün dışarıda olmadığını belli ediyor. Eh, bir başkasına laf gidecek korkusunu da üzerimizden attığımızda, Tarkan'a kendimizi teslim etmek, her zamankinden daha kolay oluyor.
Tarkan - Öp
Tarkan - İşim Olmaz
0 yorum:
Yorum Gönder