Hanif Kureishi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hanif Kureishi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Kasım, 2007

Kureishi
2008'e yetiştirmeye çalıştığı yeni işi 'Something To Tell You' ile, beş yıllık bir aradan sonra roman yayınlayacak olan Hanif Kureishi; geçen sene vizyona giren 'Venus' filminin senaryosunda karşımıza çıkmıştı en son. Olumlu eleştirileri, aldığı ödüller ve adaylıklar ile kutlayan bu filmden önce de, sırasıyla 'My Ear at His Heart' ve 'World and The Bomb' denemelerini ortaya atıp sessizliğe çekilen Kureishi; yaşlanmanın getirdiği olgunluktan olsa gerek, yeni romanında tüm ilhamını Doğu-Batı karmaşası ve İslamiyet üzerine yöneltmiş, sırasını bekliyor.

İngiltere'de doğan, Pakistan asıllı Hanif Kureishi toplumun baskısını sürekli ensesinde hissedenlerden-di. Eserlerinde ırkçılık, pop kültürü, cinsellik gibi konular üzerinde durarak, kendisine ve diğer göçmenlere yapışan 'Paki' aşağılamasını kırmaya çalıştı. 1990'lı yılların en ayrıksı ismi, 2000'li yıllarda romanlarının dışında denemeler, sinema ve diğer aktivitelerle adını sağlamlaştırmıştı. 'War With No End' isimli, geçen aylarda yayınlanan politik toplamada da imzası bulunan yazar, popüler kültüre olan göndermeleriyle kendi dünyasını her daim ilgi çekici kılarken, geniş odasında artık daha sakin. Elli iki yaşında ve 'the Buddha of Suburbia' yayınlanalı on yedi yıl geçti. Britanya'nın en aykırı göçmeni bile yoruldu.

Not: Hala Kureishi okumayanlar, Can Yayınları'ndan çıkan iki romanı (Varoşların Budası, Kara Plak) ve bir öykü derlemesini (Gün Boyu Gece Yarısı), yayınevinin İstiklal Caddesi'ndeki dükkanından, her biri 4 YTL'den satın alabilir. Everest Yayınları'nın bastığı 'Vücut' ve 'Yakınlık' ise büyük kitapevlerinde bulunabilir. Militarizm'in tekrar tavan yaptığı ülkemizde, Kureishi gibi seslerin eksikliği, onun romanlarıyla kapanabilir. Etnik kimliği, cinsel tercihi, sosyal çevresi, ekonomik sorunları ve yalnızlığıyla boğuşanlar, Kureishi ile rahatlayabilir. Mesela, sınıfımdaki ırkçı sloganları duydukça, okulumun tüm duvarlarına kazınan nefret dolu sözleri gördükçe, aklıma Karim geliyor, gülüp geçiyorum. Böylesi güzel etkileri olabilir. Linç kültürünün ezdiği yollarda yürümek sanıldığı kadar kolay değil, Kureishi gibiler biraz daha sabredilir kılabilir, güç verebilir!

16 Ekim, 2007

The Buddha Of Suburbia
Varoşların Buda'sı

1985 yılında 'Benim Küçük Çamaşırhanem' filminin senaryosunu yazarak sesini yükselten, Pakistan asıllı İngiliz Hanif Kureishi'nin ilk kitabı olan 'the Buddha of Suburbia' ya da Can Yayınları'ndan çıkan çevirisiyle ''Varoşların Buda'sı'' hakkında meraklandırıcı birşeyler söyleyebilmek için ne yazık ki yeterli gücüm yok. Öylesine dolu. Pek çok konuya, kötücüllüğünden korkmadan değinebilen Kureishi'nin bu çok yönlülüğü bizleri bağlayadursun; 1990 yılında, piyasaya düştüğünde oldukça sevilmiş ''Varoşların Buda'sı'', edebiyatta zorlamayı sevmeyenler için güçlü bir anıt gibi yükseliyor.

Yazarın etnik kimliğiyle özdeşleşen, Hindistan göçmeni bir baba ve İngiliz bir annenin çocuğu olan ve bize kendi hayatını anlatan Karim; punk döneminin başlarındaki bir genç olarak yoksulluk ve toplumsal sınıf ayrımcılığıyla bilenirken, babası 'New Age Buddha', Eva isimli bir kadının yardımıyla zenginlere seanslar hazırlamaya başlıyor ki Eva'nın oğlu/Karim'in arkadaşı Charlie çok-çok güzel bir çocuk. 'Charlie ile aynı ülkede olmak bile bir doyum.' Fakat bir zaman sonra platonik aşkı Charlie ile kardeş oluyor Karim, babası yıllardır televizyon karşısında durgun hayatıyla hissizleşen karısından ayrılıp Eva ile yaşamaya başlıyor çünkü. Kalacak bir yeri, çalışacak işi olmayan/düzeltemeyecek kadar zayıfla liseyi terk eden Karim istemeyerek babasını takip ediyor. Charlie ise daha sonraları ünlü olacak punk grubuyla Karim'i yalnız bırakıyor, Eva hırsı ve yaratıcılığıyla Londra'a taşınacak gücü toplarken...

Annesinde, yengesinde, Eva'larda, aile dostları Jammie'de yani birden fazla evde takılan Karim, Londra'ya gitmek istiyordu ya; Eva'nın inadı en çok O'nu mutlu ediyor. Londra, genç Karim'e yeni hayaller ve yeni imkanlarla ikram ediyor; Eva'nın yardımıyla tanıştığı bir tiyatro yönetmen sayesinde oyunculuğa başlıyor. Punk giderek yükselirken, Jammie babasının ısrarıyla Changez isimli bir Hintli ile komik evliliklerini yaşarken, ayrılıkla sarsılan annesi kendisini toparlarken, Charlie yeni müziğin simgeleri arasına katılırken; Karim'de daha ünlü bir tiyatro yönetmeni olan Pyke ile çalışma fırsatı yakalayarak kişisel zaferlerini pekiştiriyor. Yıllarca pisliğin ve hakaretlerin içinde büyümüş bu kafası karışık/kırılgan çocuk; birden sanattan anlayan fakat cinsel açından tatmin olmayan insanların uç hayatlarında anlamsızlaştığını hissediyor. Yine de biliyor ki hayatı roller coaster gibi; her şey değişip duracak...

İngiltere'de ikinci sınıf yurttaş olmanın, gençlik sorunlarının, eşcinselliğin/biseksüelliğin, aykırı yaşamların, liberallerin, İşçi Partisi'nin ve daha nicesinin etkisini Karim'in ince mizahlı dilinden aktarıldığı kadarıyla okurken, bahsettiğimden de çok konu ve karakter giriyor araya. Biseksüel Karim'in eskimiş sokaklardan, ahlaki açıdan çökmüş insanlarla tanışmasına kadar uzanan şaşırtıcı hikayesi, körün gözüne parmak sokmayı da ihmal etmiyor. Boş tınlamıyor. Sömürgecilik sonrası İngiltere'nin toplumsal yapısı ve değerleri hakkında düşündürücü tespitlerde bulunan Kureishi; kendi hayatıyla da temellendirdiği kitabında taktir edersiniz ki, kültürü de sömürüyor. Öyle ki; müzik ve edebiyat satır aralarında okuyucuya göz kırpıyor. David Bowie, Jean Genet, Rimbaud, Punk ve New Wave, Kipling ve daha nicesi bu sert fakat ince mizahla şekerlenmiş kitap içine eriyik ama yoğun bir biçimde dağıtılmış. Daha sonraları Irvine Welsh'in kullanacağı kültür alışverişi ve gençlerin üzerinden yükselen dokunuşlar, modern edebiyatın yönünü kontrol ediyor.

1996'da İngiliz dergisi Arena için, Brett Anderson ile yedi sayfalık bir röportaj da yapan Hanif Kureishi; gerçekliğin sınırlarında gezinen karekterleriyle aslında gerçekliğe ne kadar da saygı duyduğunu kanıtlıyor ilk romanı ''Varoşların Buda'sı'' ile; gözü pek gazeteci edasıyla, yaşamın tuhaf noktalarına girip çıkarak, yaşama tutunmaya çalışıyor... Muhakkak Okunmalı.