10 Aralık, 2008

Late of the Pier - Fantasy Black Channel


Öncelikle, bu yazıyı bir magazin için bir ay kadar önce yazdığımı söylemeliyim. Magazinden çekip düzeltmelerini yapmadan bekletmemin sebebini ise bilmiyorum. Belki sıkıldığımdandır, belki de grubu çok dinlemek anlatıyı tüketiyor; sanırım bazı yazılar kendini kapatıyor. Bu da onlardan biri. Diyorum ki, bayram bayram yeterince şık olamadığımız için kusurumuza bakmayınız. Zaten bayramlık dönüşümü bizde düzlüğe rastlıyor; quelconque bir durum bizim için. Merve ne der ne eder, belki bize kızar, bilmiyorum. Merve, yazıyor şimdi msn'de, Varoşların Budası'nı beğenmiş. Bir alıntı yapacak hepimiz için, Hanif Kureishi'den: nasıl oluyor? bir gün çocuğuz, yüzümüz aydınlık, açık. makinelerin nasıl çalıştığını öğrenmek istiyoruz. kutup ayılarına aşık oluyoruz. ertesi günse sarhoş, salya sümük kendimizi merdivenlerden aşağı atıyoruz. yaşamdan da nefret ediyoruz, ölümden de. Pierlerle ödeşmemiz ise yılsonu listesi denen o klasik ziyarette conséquence ile karşılanacaktır, hakkıyla.


Late of the Pier, çağının en heyecan verici müziğini üretmeye çalışıyor. Amacına ulaştığı söylenebilir; en azından anavatanı İngiltere'de. Ağustos ayının son haftası piyasaya sürülen debut albümleri "Fantasy Black Channel" İngiliz basını tarafından büyük bir beğeniyle karşılandı. Ada dışında gelen yorumlarda Late of the Pier'in gelecek vaat eden bir grup olduğu yönünde. Amerikalı The Fly dergisi, "çılgınlık diyebileceğimiz kadar sıradışı" diye nitelediği Late of the Pier'ı Birleşik Devletler'e tanıtmayı kafaya koymuş gibi.

Aslında, bir sene öncesine kadar, dört gençten oluşan Late of the Pier için bu kadar övgü düzülmezdi ve böylesi, pek hatalı bir tavır sayılmazdı. 2001 yılında kurulan grup, uzunca bir süreyi acemilikle geçirdi. Hayran kitleleri genellikle gençlerdi; her yaşa açık gece klüplerinde, önemsiz performanslar sergiliyorlardı. Onlar ufak işlerle oyanalırlarken, yeraltında şekillenmeye başlayıp ana akıma taşınan nu-rave; elektronik müziği, sanatın ilkel ilhamlarıyla ve teknolojinin cilalarıyla yeniliyor, Klaxons öncülüğündeki bir sürü grupla beraber büyüyordu.

Yalnızca klavye kullanımı ve heyecanlı melodileriyle Klaxons'la benzeşen Late of the Pier'in müziği ise, nu-rave denen bu yeni akımdan çok farklı bir alanı belirtiyordu. Öncelikle, Late of the Pier'in kökü, yetmişlere kadar uzanıyordu. David Bowie önderliğindeki Glam Rock'ın kaygan gitarları, bu gitarların modernize edildiği Suede müziği, Glam mirasından beslense de üretim konusunda yeni deneyimleri meşrulaştıran Gary Numan ve elektronik tanımının sınırlarını genişleten Brian Eno, Late of the Pier'in beslendiği isimlerden sadece bir kaçıydı.

Oldukça geniş bir müzik algısına sahip grubun ilk single'ı, nihayet, 2007 Mart'ında, sadece 500 kopyayla piyasaya sürüldü. ''Space and the Woods'' isimli bu single, birbiri üzerine eklemlenmiş gibi duran melodi dizilimini tamamlayan değişken vokali, heyecan verici gitarlarla paslaşan klavye melodileri ve elektronik altyapısıyla nu-rave denen akımı anlamlaştırdığı gibi, kolundan tutup ileri taşıyordu. Late of the Pier'in altın günleri, ''Space and the Woods'' single'ı ile başladı diyebiliriz. Single'ın yakaladığı başarı, onlara yeni çalışmalar için heves verdiği gibi, Erol Alkan'ı da grubun geleceğine bağladı...

Erol Alkan Faktör
Gelecek yıllar, prodüktörlerin egemenliğinde geçecek. Buna kimsenin itiraz edeceği yok. En iyi sanatçılar bile yaratıcılıklarını değerlendirebilmek için prodüktörlerin varlığına gereksiniyor. Björk ve Madonna örneklerinde gördüğümüz gibi. Türk asıllı DJ Erol Alkan da son dönemde etkilerini arttıran prodüktörlerden biri. Kendi sahne performansları dışında prodüktörlükle de ilgilenen Alkan, Late of the Pier'dan önce The Long Blondes ve Mystery Jet gibi gruplarla birlikte çalışmış. Ayrıca pek çok remikse imza atan Alkan içinse, prodüktörlüğün en önemli yanı ortak bir heyecan yakalayabilmek. Late of the Pier'da bu heyecanı bulduğunu söylüyor kendisi. Gerçekten de, Alkan'ın müzikal tercihlerini incelediğimizde, elektronik altyapılı bir üretimin temellerinin, Late of the Pier algısıyla kesiştiğini farkedebiliriz. Alkan da, Late of the Pier gibi Glam Rock ve 80'ler müziğini iyi bilenlerden. Alkan'ın Dj performanslarında listesinden eksik etmediği New Order, Suede v.b. isimler bazı benzerlikleri açıklamaya yetebilir. Kısacası, Erol Alkan, Late of the Pier için bir prodüktörden öte, grubun beşinci üyesi kadar uyumlu bir isim.

Erol Alkan'ın varlığıyla, iki yıla yakın bir süreç içerisinde kotarılan "Fantasy Black Channel", uyum dediğimiz o estetik zorunluluğu kendi bünyesi içerisinde yakalabilmiş bir albüm olarak dikkat çekiyor. Albümün açılışını yapan ''Hot Tent Blues'' değişken melodisiyle doğaçlamayı harmonik bir dizilime zorluyor. İlk şarkıyı takiben adım adım gelişen bu kabiliyet, ''VW'', ''Mad Dogs and Englishmen'' gibi şarkılarda şaşırtıcı bir belirginlik kazanıyor. Beş-altı şarkıya malzeme sağlayacak ritimler, tek bir şarkıya sığdırılıyor ve sonuç, tuhaf olsa da, kusursuza yaklaşıyor. Örneğin, ''Focker'' ve ''Space and The Woods''un son versiyonu, çok katmanlı bir müzik olmanın ötesine geçip, geçmişin ve şimdinin müzikal eğilimlerinin izlerini taze bir orijinallikle yeniden yorumluyor. Özellikle ''Focker''ın kapanışı, Late of the Pier'ın uçuk deneyselliğinin eskimeyen kimi kalıplar üzerinde ne kadar verimli olabileceğini gösteriyor. Debut'un en iyilerinden biri sayılabilecek ''Bathroom Gurgle'' ise, Glam Rock ile Indie tavrını uzay serbestliğine taşıyor; şarkı adeta kontrolsüz bir deneyimmiş gibi gittikçe genişliyor, değişiyor.

Sonuç olarak, iyi bir prodüktörün hevesli bir grupla nelere cüret edebileceğini gösteren bir çalışma ''Fantasy Black Channel''. İçeriğindeki çokseslilik yüzünden ilk dinlenişte karışık ve yorucu bulunabilir. Yine de, birkaç tekrarla bu durumun üstesinden gelindiğinde, albüm asıl niteliğini belli ediyor. Halüsinasyonlar gibi, değişken hislerin mevcudiyetine inandıran albüm, bir zaman sonra kendi ritmini de bozmaya kalkarak, dinleyicisinin önüne yeniden yapılanmışcasına saf ve çözülmemiş çıkıyor.

Late of the Pier çalıyor söylüyor:

Mad Dogs And Englishmen /
Space and the Woods /
Focker /

0 yorum: